3 Temmuz’dan bu yana “Türk Futbolunu” kaosa sürükleyenlere şimdi sormak lazım doğrusu! Elinize ne geçti?

Koca bir camiayı yok yere karalayarak ve aslında bunu yaparak Türk Futbolunun canına okuyan bir süreci de başlatmış oldunuz!

En baştan şu soruyu sormak bir futbolsever olarak hakkımız diye düşünüyorum!

Pekâlâ değdi mi?

Kimler hangi hesapların içindedir bunu ben bilmem!

Ama bildiğim bir şey var ki; 3 Temmuz’dan beri devam eden şike süreci, yok etmeye, ekonomik ve sportif anlamda geriletmeye çalıştığınız Fenerbahçe’yi taraftarı nezdinde ve vicdanlı sporseverler gözünde daha bir büyütmüş camianın bir yumruk gibi kenetlenmesini sağlamıştır!

Sosyal medyada zaman zaman bu konularla ilgili düşüncelerimi dostlarımla paylaşıyorum.

En son düşünceleri mi kaleme aldığım bir yorumda şunu ifade etmiştim; ”Aylardır şike davasıyla koca bir camiayı derdest etmeye çalışanlar, Fenerbahçe taraftarının birlik ve beraberliği karşısında yenilgiye uğradıklarını kabul etmekte zorlanıyorlar.

Artık kabul edin ki; “siz kaybettiniz Fenerbahçe kazandı!”

Evet, Fenerbahçe sadece sahada kazanmıyor.

Taraftarının onurlu duruşu, bu süreçte kenetlenmesi, birilerini öylesine çileden çıkarmaya yetti ki!

İster istemez bazı çevreler daha düne kadar olmadık çirkeflikle Fenerbahçe’yi karalamaya çalışırken, bütün bu karalamalara rağmen Fenerbahçe’nin her önüne gelen takımı yenmesinin izahını yapmakta zorlanır hale gelmişlerdir.

Daha Türkçesi bu çevrelerin hesapları tutmamıştır!

Fenerbahçe taraftarı takımının kazandığı şampiyonluğu anasının ak sütü gibi helal ettiğini biliyordu!

Hiçbir iftiranın ve karalamanın bu gerçeği değiştiremeyeceğine olan inancıdır ki; şike süreci boyunca takımını yalnız bırakmamış ve birilerine inat “Fenerbahçe sevgisinin” nasıl bir şey olduğunu dosta düşmana göstermiştir.

Burada bir paragraf da Trabzonspor camiasına açmak istiyorum!

Defalarca Trabzon’da maç izleyen birisi olarak şunu açık yüreklilikle ifade edebilirim. Trabzonspor taraftarı, Türkiye’de futbolu bilen taraftar gruplarının en önde gelenlerindendir.

Bu güzide kentimizi ve taraftarlarını bu hale getirenler son Fenerbahçe maçından sonra birazcık olsa vicdanları varsa utanırlar mı diye soruyorum?

Trabzonspor futbolda Anadolu ihtilalini yapan güzide bir kulübümüz ama gelin görün ki, ne başkanı ne de yöneticileri Trabzonspor’u idare edebilecek kalitede değillerdir!

Kendi başarısızlıklarını örtmek bir sezon boyunca, acemice ve kın kusan demeçlerle taraftarı kışkırtan Trabzonspor başkanı derhal istifa etmeli diye düşünüyorum.

Zaten bu olanlardan sonra da o koltukta oturması mümkün de görülmemektedir!

Taraftarı ve futbol dünyasını çileden çıkaran demeçlerin sahibi sadece Trabzonspor başkanı değil elbette!

İçlerinde ki Fenerbahçe düşmanlığını 3 Temmuz’a kadar saklayanlar, şike davası açıldıktan bu yana âdeta yarış halinde gazete sütunlarından ve televizyon ekranlarından “Fenerbahçe’ye kın kusmuşlardır!”

Bunların kim olduklarını her bir Fenerbahçe taraftarı yakinen görmüş ve tanımıştır!

Bir şey önce kendisini var eder sonrada onun varlığını kabul ettirmek için olmadık taktiklere başvurur!

Şike davası süreci tam da böyle olmuştur!

Aylarca maç öncesi ve maç sonrası detaylar, emniyet tarafından takıp edilmiş ve sonra da basına servis edilerek ”alın işte, bu takımın(Fenerbahçe’nin) işini bitirin” denmiştir!

Sağ olsunlar, yargılamanın ilk saatlerinden itibaren savcılık soruşturmaları vicdanları ve hukuku hiçe sayarak çarşaf çarşaf bu kişilerin önüne gelmiş ve onlarda üzerine düşenleri yapmıştır!

Bugün ise geldiğimiz nokta daha nettir!

Fenerbahçelilerin bu netliği görmesini sağlayan en önemli değer bence Aykut Kocaman’dır.

Türk futbol tarihinin en kaliteli futbol adamlarından biri olan Aykut Kocaman, bu süreci çok iyi yönetmiş, dik duruşu ve sakinliğiyle taraflı tarafsız herkesin takdirini almıştır.

Aykut Hoca takımın başına geldiği zaman yakın çevreme şunu demiştim;

Fenerbahçe futbol takımı önümüzde ki on yılını garanti altına almıştır Aykut Kocamanı takımın başına getirerek! Aktif futbolculuk döneminde insanı kalitesi ve yeteneği tartışılmayan Aykut Hoca, bugün antrenör olarak çitayı daha yükseltmiştir!

Beni bu yazıyı yazmaya sevk eden durum, son olaylardan ziyade, olup bitenler karşısında dimdik ayakta durarak, camiasına “Kocaman bir umut aşılayan” Aykut Kocaman’ın duruşudur!

O duruş olmasaydı bugün biz bunları konuşmuyor olabilirdik!

Ve bana göre sahte şike davasında uzun vadede kazanan; “inancı ve umudu Kocaman olan” Fenerbahçe olacaktır!

3 Temmuz 2011 yılında Fenerbahçe’ye karşı kurulan kumpasın üzerinden tam on sene geçti.

O günden bu güne maddi ve manevi olarak çok büyük zarar gören Fenerbahçe camiası bugün yine de dimdik ayaktadır.

Kumpasın 10. Yıldönümünde, o günlerde “Umudun ve inancın “Kocaman olunca!” başlığıyla yazmış olduğum yazımı yeniden sizlere hatırlatmak istedim.

Görüşmek üzere; Allah’a emanet olun.


“Gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır.”

Abdurrahman Akın

3.07.2021 10:00:10

31