Dünyanın hayranlık ve kıskançlıkla izlediği genç bir nüfusa sahibiz.
Gençlerimiz toplumun en dinamik, değişmeye en açık, en cesur, en gözü kara, en fevri, en aceleci, en duygusal, bağlılık duygusu en yüksek kesimini oluşturmaktadırlar. Çünkü bunlar daha çok gözlemlere, izlenimlere dayanmaktadır. Kaldı ki, bunlar genellemelerdir ve her gencin bu özelliklerin tümünü taşıması da gerekmez.
Gençlik başımda duman, ilk aşkım ilk heyecan olarak, gençler yaşamlarının en fırtınalı dönemini yaşamaktadır.
Yaşadıkları bedensel değişiklikler, anne-babanın yaşamını yönlendirmeye çalışması, öğretmenlerin ve diğer büyüklerin baskıları, ders sorumlulukları, arkadaş ilişkileri, toplumsal ve kültürel değer yargıları, teknolojik gelişmeler, çevre koşulları, sosyal medya, bilgisayar, internet vs. gibi günlük yaşamdaki stresli olaylar dört bir yandan gençleri kuşatmıştır.
Bir yandan da kendilerini bulmaya, kendilerine güvenmeye, kendilerini kanıtlamaya, toplumda bir yer edinmeye çalışırlar.
Anlaşılmak, güvenilmek, değer verilmek isterler.
Bunları başarmak pek de kolay değildir.
Gençler yaş ve fizyolojik olarak yeniliğe ve değişime en açık kesimlerdir.
Bu nedenle de sıklıkla anne-babalarıyla, öğretmenleriyle, toplumla, yönetenlerle çatışırlar, farklı düşünceler öne sürerler.
Gençlerin bu özellikleri kullanılmaları yönünden zayıflıklarını oluşturur.
Gençlerin cesur ve gözü kara olması, acelecilikleri ülkemizde en son yaşanan ve hepimizi derinden üzen 10 yılı aşkındır başta tüm dünya ülkeleri tarafından gıpta ile izlenen ülkemizin imajını dış dünya da sarsan gezi parkı olarak başlayan ve üç büyük şehrimizde haftalarca devam eden beklenmedik olaylarda iyi niyetli binlerce genci farklı yönlere çekmiş ve gençler sıra dışı ve dış destekli Türkiye düşmanı kesimler tarafından aldatılarak kullanılmışlığın en son ve en kötü örneğini hep birlikte yaşadık.
Gençler anne-babalarına ve otoriteyi temsil eden kişilere başkaldırmakla kalmaz, topluma da başkaldırır, kültürel değerlere de. 
İstanbul, Taksim gezi parkında daha yaşanır bir ülkenin gençleri olarak, kendilerinin de fikirlerine değer verilerek tamamen iyi amaçlar için başlayan bu eylemeleri fırsat bilen Türkiye düşmanları gençlerin bu iyi niyetlerini fırsat bilerek gezi parkı eylemlerini hükümete karşı başkaldırıya dönüştürerek ülkemize dışarıda ve içerde maddi ve manevi olarak büyük zararlar vermişlerdir.
Allah bu kötü niyetli şer odaklarından ülkemizi ve milletimizi korusun.
Bugün eski dönemlerden farklı olarak günümüzün gençleri yoğun bir teknoloji ve iletişim bombardımanı altındadır.
Gençlerin dünyasındaki en önemli değerler cep telefonu, bilgisayar, internet, televizyon olmuştur.
Hükümetimiz bu teknolojik imkanları onalar sağlarken, gençleri bu teknolojik imkanlarının beraberinde getirdiği zararlardan da koruma noktasında yapılması gerekenleri artık daha fazla beklemeden yapmalıdır.
Geleceğimiz olan genç toplumumuzun bedenen ve ruhen sağlıklı ve eğitimli bir şekilde varlığını sürdürmesi, kültürel değerlerin yaşaması, daha iyi bir gelecek sağlanması için gençlere güvenmek ve umudumuzu yitirmemek zorundayız.
Bugün ülkemiz genelinde, maalesef bende içerisinde olmak üzere, aile bağları zayıflamış, sanal ortam gerçeklerin yerini almış, kişilerarası ilişkiler zayıflamış, gençler kız arkadaşları takıntısı dışında genel olarak yalnızlaşmıştır.
Bazı varlıklı ailelerin gençleri maddi olarak her yönden doyuma ulaştığı için, bir doyumsuzluk noktasına gelmiş, doyumsuzluk ailedeki ve toplumdaki değişmelerle birleşince olumsuz davranışlara neden olmuştur.
Günümüzde yalnızlık, mutsuzluk, hedefsizlik, depresyon ve çeşitli bağımlılık yapan madde kullanma davranışının artması bunların olumsuz sonuçlarıdır.
En son büyük şehirlerimizde yaşanan gençlik olayları gençlerde bedensel değişiklikler, kuşak çatışması, toplumsal değerlere başkaldırı, hareketlilik, gözü karalık, sosyal medya tahrikleri vs. gibi faktörlerin birikiminin eseridir.
Bu birikimi fırsat bilen ideolojik ve marjinal guruplar bu temiz gençlerimizi geçicide olsa aldatarak kendi kötü, kırlı emellerinin yanına çekmeyi başarmışlardır. Bunun için başta hükümetimiz olmak üzere gençleri nereye ve niçin gittiğinin, büyüklerin ne yaptığının ve ne yapması gerektiğinin yeniden farkında olmak ve yapılması gereken yasal düzenlemeleri tezden yapmak zorundayız.
Gençlerimize olan umudumuzu yitirirsek, geleceğimizi de yitiririz.
Gençlerimizin yetişmesinde yukarıda bahsettiğim gelişmelerin en büyük etkenlerinden biriside gençlerin maneviyattan ve değerlerinden uzak yaşatılması ve bu konularda zamanında kendilerine eğitim verilmemesinden kaynaklanmaktadır.
İslam dinine inanmayanlar, gençleri aldatmak için her türlü maddi ve manevi imkanları gençlere sunmaktadırlar.
İslâmiyet’e iftira ediyor, alçakça yalan söylüyorlar. Fen bilgilerini, akıl bilgilerini İslâmiyet’in içinden ayırıyorlar. İslamiyet’i gelişime, değişime ve akıl bilgilerinden ayrı bunlara karşı imiş gibi gösteriyorlar.
Allah’ın ve onun sıfatları, emirleri, yasakları üzerinde, kendi akılları ve görüşleri ile konuşuyorlar. Halbuki aritmetik, geometri, mantık, tabiat bilgisi, fizik, kimya, tıp bilgisi öğrenmek İslamiyet’le başlamıştır.
Gençlerin çocukluk yaşlarında aileleri ve öğretmenleri vasıtasıyla din bilgilerini öğrenmeleri ve öğrendiklerini yaşamaları dünya ve ahret huzurları ile birlikte ömür boyu aile saadetini kazanmalarına, ülkelerine ve tüm insanlığa faydalı nesiller olarak yaşamalarını elde etmiş olurlar.
 

mustafa
1.07.2013 07:52:27
hocam teşekkür ederim

b.ali kavalcı
1.07.2013 13:31:29
Mustafa bey kardeşim, benden de teşekkürlerimle, selam ve sayg. iletirim. b.a.k.

GENÇLERİ BEKLEYEN TEHLİKELER

Bayram Ali KAVALCI

30.06.2013 21:12:22

8