Fikirden çok didişmenin hâkim olduğu bugün ki siyasi ortamda, parti liderleri ülkenin çözülemeyen meselelerinin mesuliyetini kendilerinde aramalıdırlar... 
Birimizin inandığına ötekimiz hayır diyoruz ve aramızda derin uçurumlar oluşuyor. Meselelerimizi konuşarak değil kavga ederek çözmeye çalışıyoruz.
Ülkemiz bugün sıkıntılarla hala boğuşuyorsa bunun sorumlularını uzaklarda sakın aramayalım. Dış komplolar, onların uzantıları olan yerli işbirlikçiler hikâyesini yıllardır duyarız ve sanıyorum size de bu meseleden dolayı gına gelmiştir!
Bugün siyaset bir karmaşa içerisindedir… Siyaset çözüm üretmek yerine sorun üretmeye ve sorunun kaynağını başka yerlere ihale etmeye devam etmektedir. Biz de Millet olarak her defasında bu sıradanlığın ağına düşerek, siyasetçileri sorgulamak yerine hedef gösterdikleri dış güçler yâda iç güçler yaptı etti komplosunun parçası haline gelebilmekteyiz. Hâlbuki biliriz ki tarihin çöplüğü komplo teorileriyle doludur!
Onun için bizim dışımızdakilerin ne düşündüğünden ziyade birazda kendimiz olmayı başarabilmeliyiz diye kendi kendimizi sorgulamalıyız artık… 
Siyasetçi oy isterken başımızın tacıdır… Seçilince keza öyle ama iş yapılan yanlış icraatı sorgulamaya gelince düşündüğümüz tek şey onların bir bildiği var noktasındaki pervasız tutumumuzdur. Biz mecbur muyuz siyasetçilerin yanlışlarını savunmaya, bu oy verdiğimiz siyasiler bile olsa… Milletin vekilli olmanın getirdiği sorumluluğun farkında olmayan milletvekiline gösterdiğimiz hoşgörünün binde birini bile etrafımızdaki dostlarımıza göstermekten uzak sıradan bir ruh haline bürünmüşüz… Bu durumun müsebbipleri elbette siyasiler olduğu kadarda bizleriz de… 
Maalesef bu seçimle birlikte korktuğumuz başımıza geldi… Bu Ülkenin Milli birliğine, bölünmez bütünlüğüne karşı olduklarını bildiğimiz bir siyasi parti eskisinden daha güçlü bir şekilde Millet Meclisine girmeyi başarabildiler…
Söyleye söyleye dilimde yaprak bitti ama bu sonucun üzerine eski bir teşhisimi bir kez daha sizlerle paylaşmak isterim; “Parası olanın dünyaya tamahı, ilim adamının-aydınının korkak ve ikiyüzlü, siyaset adamının kendi halkına karşı bile hilekâr olduğu bu coğrafyada bugün ki sonuç elbette kaçınılmazdır…”
Bugün ülkemiz de olup bitenleri birileri “hazmettirmek” isteyebilir. Ama ben inanmak istiyorum ki, bu ülke insanın kalbi  her şeye rağmen, millet ve memleket aşkıyla çarpıyor, yaşanılanlardan ıstırap duyuyor...
Osmanlıdan başlayarak günümüze kadar süren “Kürt isyanları” sonucu, bugün Kürtlerin bağımsızlık almalarının tam zamanıdır diye yüksek sesle ve hemen her gün Doğuda ki illerimizde ayaklanma provası yapmaktan çekinmeyenler, bugün istediklerini almakla kalmamış kendilerine göre pazarlık güçlerini artırmışlardır!
Ve geldiğimiz noktada; kartlarını açık oynayan bölücü terör örgütünün mecliste ki uzantısı olan siyasi parti, Milli Kurtuluş savaşımızın destansı yönünü anlatan ve bizlerin her okuyuşunda tüylerini diken diken eden İstiklal Marşımıza bile tahammül edememe noktasına gelmişlerdir!
Seçim sonucunu tahlil ettiğimde sanki bir tarafımız kırık dökük gibi geliyor bana! Nasıl olur bu ülkede ayrılıkçı fikirlerin sahibi bir parti bu kadar çok oy alabilir diye! Bu bölgede doğup büyüyen, bugün büyük şehirlerde hayat mücadelesi veren namuslu ve hakperest Kürtlere bundan sonra çok büyük iş düşmektedir bunu söylemeden de geçemeyeceğim!
 
Bu ülkeyi yöneten iktidarın nerelerde nasıl yanlışlar yaptığını on yıla yakındır dilimin döndüğünce anlatmaya çalıştım, hala da anlatmaya çalışıyorum!...
İnsanımıza, yol-su-elektrik alt yapı hizmetleri yapıyoruz diyenlerin, sadece bu argümanlarla, yani insanın sadece madde ile doymayacağını anlaması için bugün geldiğimiz noktayı mı tecrübe etmesi gerekiyordu!?
 
Meselenin, devletin bakası meselesi olduğu noktasını teğet geçerek ne maddi kalkınmamız gerçek anlamda hayat bulacak nede insanımız bu güzel ülkede huzur bulacaktır…
Hükümetin, “demokratik açılım “adını verdiği” bir sürecin sonucun da, tüm Orta Doğu ve Arap Yarım adasında, “özgür halklar”’ diye diye Müslüman ülkeler kan gölüne döndü!
Bizim ülkemiz hamd olsun milletimizin sağduyusu sayesinde şu ana kadar böyle bir durumla karşı karşıya kalmamıştır, inşallah da hiçbir zaman bu vahim olayları yaşamayacaktır diye de dua edelim… Ama sınırlarımızın dibine kadar dayanan kirli bir savaşın yarın ülkemize sıçramamasını kimse garanti de edemez!
 
Ülkeyi idare edenlerimiz; ülkemize ve coğrafyamıza dair olabilecekleri önceden öngörüp düşünmeli, inişli çıkışlı siyaset üretme yerine, içerde bölücülerin ekmeğine yağ sürmeyen, diş politikada da tabiri caizse çuvallamayan aklı temsil etmeliler!
 
Şimdi yeni bir hükümet kurulacak. Kim kiminle nasıl bir hükümet formülü üzerinde uzlaşacak onu önümüzde ki günlerde hep birlikte göreceğiz. Özelikle bu süreçte MHP’ye çok büyük görev ve sorumluluk düşüyor! Milletin ve Devletin beka sorunu varken kenara çekilmenin faturasını yarın kimse izah edemez!
Yukarda bahsetmeye çalıştığım büyük sorunlarımıza bir an önce hal çaresi bulacak bir hükümetin kurulması ve yığılan “faturaların” bir an önce ödenmesi geleceğimiz adına çok değerli olacaktır!
 
Görüşmek üzere, Allah’a emanet olunuz… 

fatma bılgın
3.07.2015 15:07:39
nekadarda doğru ıfade etmışsın sayın abdurrahman akın ınşallah dedığın olurda hukumet kurulur yer yazdığın kelımelere katılıyorum.. selanler sevgılerımle

Emin Yıldız
3.07.2015 15:12:55
Abdurrahman kardeşim; yazını keyifle okudum.Bu iktidarın en büyük yanlışı, Suriye ile herşey yolunda giderken, Suriye'nin iç işlerine müdahil olmasıdır.ÖSO ve İşid'e destek vermiş olması, çok büyük bir yanlıştı.Şimdi de, Türkiye'mizi sıcak savaşın içine sokmaya çalışmaktadır.İnşallah, çok büyük sıkıntı ve kaos yaşamayız..Bu savaş, ülkemize birşey kazandırmayacağı gibi, anlamsız kayıplarımız da olacaktır.Umarım yanılıyorumdur.Başarı dileklerimle, selamlar..

Mahmut Salih
5.07.2015 14:46:21
Ramazan imdada yetişti bence. Her şey yolunda gibi sadece sınırda olanlar ülkemizin başına bela olabilir gibi. Kalemin var olsun.

Faturalar kabarıyor!

Abdurrahman Akın

3.07.2015 10:07:14

12