Yaklaşık bir yıl kadar önce ; “Ben Baldaş Dağından doğan dere; özgür akmak istiyorum” başlıklı yazımı aşağıda ki cümlelerle bitirmiştim…
“Senoz Vadisinin en yüksek kesimini oluşturan “Baldaş Dağı”;Kaçkar Dağ silsilesi için de  bulunan  ve “Senoz Vadisine” hayat veren ana su kaynağının çıkış noktasıdır...
İstedim ki “Baldaş Dağı’ndan doğan dere, kendi hikâyesini bize o coşkulu diliyle anlatsın ve “Hemşin Vadisi’nde ki kardeşi “Fırtına Deresi” gibi özgür aksın…”
O gün ki yazıyı bana kaleme aldıran gerçek, uzun zamandır “Senoz Vadisinde” yapımı süren HES santrallerinin cenneti vadimizde yaptığı tahribatlardı…
 
Bugün Karadeniz yayları başka bir kuşatmayla karşı karşıya kalmıştır!
Bugün ki dünyada felaketin adı “ küresel ısınmadır”, dünya da, küresel ısınma karşısında yaşama alanlarının her geçen gün azaldığı inkâr edilemeyecek bir hakikattir…
Karadeniz Köylüsü evini barkını, yaylasını terk etmiş ,bazen buna gönülsüz katlanmış bazen de devletin politikaları sonucu göç hiç durmamış!..
 
Bugün gündem de devletin koyduğu isimle “yeşil yol” var!
Bir meseleyi ele alırken; artısı, eksisi ve en önemli neye hizmet ettiği ile ilgili bakmak lazım…
Değerlendirmelerime geçmeden önce maksadımın üzüm yemek olduğunu bağcıyı dövmek olmadığını bilmenizi isterim…
Ve aslında bu yazıyı, sosyal medyada ağzına gelen bir sıradanlıkla hakaretler edenlerin üslubuyla da yazabilirdim ama terbiyem buna müsaade etmiyor!
 
Karadeniz coğrafyası sadece o bölgenin değil tüm ülkenin insanına Allah’ın verdiği harikulade bir coğrafya parçası. Bu müthiş armağanı korumak ve kollamak görevi tüm ülke hatta insanlığın ortak görevi olmalı ve elbette bu öncelik o coğrafyada doğup büyüyen insanlara düşmektedir…
Ne yalan söyleyim;  Rize’mize yatırım yapılması, bir çivi dahi çakılması beni heyecanlandırır. Hele yol gibi bir ülkenin atar damarı olan bir yatırımın olması ayrı bir sevince boğar beni…
 
Şimdi bakalım işin aslına; Karadeniz’e, yaylalara yapılan bir yatırım olarak görebilir miyiz “yeşil yol” projesini…
Senoz Vadisinin Başköy’ünün bir evladı olarak hemen diyebilirim ki; yetkililerin allayıp pulladıkları ve ülke kamuoyunu yanıltmaya çalıştıkları bu “yeşil yol”projesi baştan aşağı birilerine peşkeş çekmenin yoludur!
Siyasi iktidarın 14 yıldır oy deposu haline gelen Karadeniz bölgesi; her defasında siyasi iktidarın olumsuz tasarruflarını görmelerine rağmen yıllar içinde eksilmeden desteğini sürdürmüş ve enteresan olanı bu desteği vermeyeni de hainlikle suçlayabilmişlerdir!
 
Neyi ima ediyorum diye merak ediyorsunuz, bir kaçını anlatmaya çalışayım!
Bizim Senoz Vadisine kadastro girdi ve herkes artık devletin tapu dağıtacağını düşünerek sevindi. Fakat meselenin aslı öyle olmadığı hemen belli oldu. Yüzyıllardır atadan kalan “çimenlikler, meşeler ve mezrelere” tapu verilmedi. Ve yetmedi köylülerin yılardır ekip biçtikleri arazilerini 3B kanunu çerçevesinde kendilerine geri satmaya kalktılar ve sattılar da !
Bunu kim yaptı; Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde geriye dönüşü teşvik eden ve boşalttıkları köylerine geri dönenlere yüklü miktarda para ödeyen devlet yaptı! Pekâlâ, Doğuda olup biten uygulamayı gören bizim Senoz Vadisi köylüleri ne yaptı? Acı ama gerçek; arazilerini ellerinden alan iktidara oy deposu olmaya devam etti, yetmedi benim gibi hakikati seslendirene en ağır eleştiri ve küfürleri etmekten de geri durmadı!
Biliyorsunuz daha önce HES santralleri için “Senoz Vadisi” köylülerine çeşitli vaatlerde bulunulmuş ve bir kısmını ikna ederek protesto gösterilerini bu yolla kırıp akım kalmasını sağlamışlardı.  Şimdi “yeşil yol” da aynı taktikleri denemeye başladılar. Özellikle oy deposu olmaya gönüllü olan bizim bölgenin insanı üzerinden, hakikati seslendiren insanlara ;“ gezici, komünist, vatan düşmanı, iktidar düşmanı” bunlar diyerek en aşağılık seviyede hakaret ederek perdenin arkasında ki asıl görünmesi gereken gerçekleri saklamaya çalışıyorlar!
Bakın size bölgemizde bu iktidar süresince yaşanan başka bir gerçeği ifade edeyim. Yaklaşık yirmi sene önce yapılan yayla yolları dün ki yapılanla kalmış ve bu süre zarfında bozulan yolları rehabilite etmeye devlet yanaşmamış! Niçin sizce? Hani maksat yol yapmak değil miydi? Yeşil yol adı altında peşkeş çekilmek istenen dağlardan değil de Senoz veya Hemşin Vadilerinden yukarıya doğru uzanan yayla yollarının yenilenmesine ve bu yolların daha kullanışlı olmasına kim ya da kimler karşı çıkabilir ki?! Ama maksat burada başka, köylüleri bıktırmak ve yaylalara çıkışları önlemek ve dahası zaten izin vermedikleri yenisi yapılmayacak yayla evleri sayesinde kendi turizm geleceklerine zemin hazırlamak!
İşin teknik ve insanı yönü başka bir boyut tabii… Ben yıllarca çobanlık yaptım o dağlarda çok iyi bilirim hayvanların geçiş güzergâhlarını. Sizi temin ederim bu yol orda ki doğal yaşamı da felç edecektir. Karadeniz yaylalarının süsü olan; ayı, kurt, çakal, dağ geyikleri, domuzlar, çeşitli kuş türleri hepsi bu projeden etkilenen kurbanlardan olacaklardır…
Dün vaat edilenlerin tam aksine icraatlar yapıldığından bugün benim nezdimde inanırlığı olmayan bu “yeşil yol” projesini hararetle savunanlara sormak isterim son olarak; biat ettiğiniz beşeri güç bugün kalkıp bu projenin “yaylalarımız için bir cinayet” olduğunu söylerse ayni hararetle savunmaya devam edebilir misiniz?!
Bu konuda daha çok söylenecek şey var ama öte taraftan biliyorum ki bu yola çıkanlar bir yolunu bulup yollarını yapacaklardır!
Bir Rize atasözü der ki; “Ormanın ezeli dilsizliğine karşı, derenin öyle iniltileri vardır ki; insana bütün bütün hüzün verir!” Biat kültürüne başkaldıran ve inandıkları etrafında fikirlerini haykıran insanlara her zamankinden çok daha fazla ihtiyacı var bu ülkenin, bunun aksı insanı hüznümüzü tavan yaptırır!
Görüşmek üzere, Allah’a emanet olunuz!.. 

Nermin Kara Yıldız
15.07.2015 15:40:39
Yol medeniyetimiş,evet medeniyet ama o yollarda halen insanlar kamyon kasaları içinde hayvanlar gibi taşınıp ölmelerine neden oluyorsa batsın bu medeniyet.Sadece kendi çıkarlarını düşünüyorlar.Yaylacıları için yapılıyormuş,yaylacılık mı kaldı?Kimi kandırıyorlar?O yaylaların o kadar güzel,bakir kalmasının nedeni yol çıkmamasıdır.Yol çıkan yaylaların durumunu görüyoruz,Ayder ve Uzun Göl Yaylaları mesela,bugün ki görüntüleri daha mı güzel.O topraklar önce paylaşılmıştır,şimdi de yollarını yapıyorlar.Yollar bittikten sonra göreceksiniz mantar gibi oteller hızla yapılacak.Bunlar Belediyecilikten geldiler,Belediyeler de öyle yapıyor,önce arsaları kapatıyorlar sonra oralardan yol geçiriyorlar,imare açıyorlar ve köşe oluyorlar.O topraklar bizim,hepimizin,siyasilerin be yandaşlarının değil...

Alpaslan
15.07.2015 16:18:05
sizin bu konuda ne adar hassas oldunuzu en yakından bilenlerdeniz. söylediklerin yazdıkların kendi doğruların olmakla birlikte artık biz de duyduk gördük inandık. doğuya para verip insan götüren sistem karadeniz yaylalarının rantını yemek için köylülere eziyet ediyor,savunulacak bişisi yok bu yolun.

Hasan Yılmaz
15.07.2015 18:41:46
Atı alan Üsküdarı geçti. Hemen hemen yol bitti ama olan doğaya oldu.

hasan EZER
16.07.2015 19:16:32
Doğa ile savaş halindeyiz Eğer kazanırsak, kaybedeceğiz.

zehra a.
16.07.2015 19:35:00
Hala bazı insanların turizm demelerinı anlamak çok güç. İnsanları doğdukları yerden uzaklaştır sonra paradan bahsede. Çok üzüntü verici.

Durun! Gittiğiniz yol; yol değil!

Abdurrahman Akın

15.07.2015 13:19:42

15