Son yazımın başlığı“hayat akarken” de şöyle bir ifadem vardı; “olup bitenler bir ışık hızıyla hayatımızdan akıp gidiyor!”

Şimdi, ışık hızıyla akıp giden hayatımıza dair bir kesiti sizlerle paylaşmak istiyorum…

İzmir Kemeraltı’nda bulunan Tarihi Kızlar Ağası Bedesteninde” ki çay bahçesi izin günlerimde uğradığım mekânlardandır.

O’na orada rastladım…

Her zaman ki gibi, şekerli kahvesi, suyu, sigarası ve gazetesiyle bir bütün oluşturarak çay bahçesinin en köşe yerlerinden birinde dalgın dalgın oturmuş çevreye bakıyordu…

Yanına yaklaştım selam verdim, ayağa kalktı sarıldık.

Daha önce ki karşılaşmalarımızda olduğundan daha iyi görünüyordu. Bunun nedenini anlamak ve merakımı gidermek için dostumla sohbeti derinleştirmem gerektiğini düşündüm…

O da beni özlemişti. Garsonu çağırdı, çayımı söyledi.

Konuşmak, dertleşmek istediği her haliyle belliydi dostumun…

En son karşılaşmalarımızdan birinde,  “insan yüreğinin inkâr etmediği duygudadır” demişti. Dostumla o gün yaptığımız görüşmede ki ruh halini hatırladım masaya otururken…

Bana o gün ki karşılaşmamızda özetle; “dünyevileşen bu cemiyette, senin hayata dair söylediklerin ve yaşadıklarının bir fanteziden ileri gitmediğini ve gitmeyeceğini…”  söylemişti umutsuz ve kırgın bir ruh haliyle.

O son görüşmemizde ki ruh halinden eser yoktu. Dalgın değildi. Bakışları, ifade ettiği cümlelerle pekişen bir kararlılık ortaya koyuyordu. Doğrusu dostumun bu ruh hali beni mutlu etmişti. 

Peki, ne değişmişti dostumun hayatında doğrusu meraklanmıştım!

Sordum bu durumu ve O da başladı anlatmaya… 

Ben senin de bildiğin gibi, inançlı, insanlara güven duygusuyla dolu ve dost canlısıyım. Maddi ve manevi sorunlarım vardı. İnsanız ve bütün bu olanlara hazırlıklı olmamız gerektiğine hep inanmışım. İnsan, başına gelen bu sorunlar karşısında,arkadaşları,dostları,aile çevresi marifetiyle yardım talep eder ve dertlerinden kurtulma cihetine gider. Ama ben yaşadığım, bana ıstırap ve elem veren bu sıkıntılı süre zarfında şunu idrak etmenin huzur ve şükrü içerisindeyim artık! “Dost kötü günlerde belli olur, iyi günlerde yüzlercesi bulunur” özdeyişinin büyük bir yalan olduğunu idrak ettiğim andan itibaren rahatladım ve kendi kendimle yüzleşerek kurtuldum!

Dostumun soluksuz ve inanarak söyledikleri bu cümleleri beni daha da şaşırttı!

Devam etti konuşmasına…

“Bir dostun yardıma geleceğini” bilmek çok güzel bir duygu olsa da, artık dünyevileşen ve çıkar ilişkilerine dayanan birlikteliklerin yada dostlukların olduğu gerçeğini anlamanın verdiği bir rahatlıktan bahsediyorum!

Sıkıntıların devasa boyuta ulaştığı anlarda yapabilecek bir şeylerin olmadığı anda bile, yine de insanın yapabileceği bir şeyler olduğuna inanıyorum artık! Sıkıntılarımızın sırtımıza vurduğu yükü, bazen inancımızla, duygu ve düşüncelerimizle hafifletebilir olmak hayata dair öğrendiğim yeni prensiplerim oldu…

Ben hayatı artık böyle yorumluyor ve bunun sonucu olarak “çevre beklentilerimi” en asgari düzeye düşürmeyi başardım artık!

Dostlar belki eleştirilmeyi hak eden davranışlar bize karşı sergileyebilirler ama ben  dostlarımı eleştirmeyi kendime hak olarak artık görmüyorum!

Eğer dost, akraba ve arkadaş çevresi bize sırt çevirir gibi duruyorsa ben inandım ki bunda insanın kendisinin de dahli vardır! Ben artık hayatın her anının bu üzüntülerle bezenerek geçirilmemesi noktasındayım. Sıkıntılardan bunaldım ve güzellikler etrafında düşünmeye çevreyi anlamaya başladım diyebilirim…

Dostumla rolleri değiştiğimizi söyleyebilirim bu noktadan sonra!

Gerçekten beni şaşırtmakla kalmamış üstüne üstlük benim her karşılaşmamızda ona“umut pompalayan” cümlelerim karşısında ki öfkesini, kırgınlıklarını anlatışında ki yüz seksen derece değişimini izah ederken takındığı rahat tavrı beni hayrete düşürmüştü!

Pekâlâ dedim, yeni durumu izah ediyorsun güzelde, geleceğe dair düşüncelerin hep bu minval üzere mi şekillenecek artık?

Evet dedi. Bundan sonra böyle dostum!

Ahmet Hamdı Tanpınar’ın “ İradesizliğe benzeyen bir iradem, tembelliğe çok benzeyen bir çalışkanlığım, cehaletin bazen kendisi olan bir kültürüm var. Belki en büyük kuvvetim boşluklarımı, zaaflarımı bilmekliğim”, cümleleri benim yeni ruh halimi resmediyor desem abartmış olmam! 

Dostumun yeni durumu gerçekten şaşırtıcıydı benim için. İnsanın kabahatlerini bilmesi ve onları sorgulayarak dünyasını yeniden dizayn etmesi çok az rastlanan bir durum. Dostum uzun zamandır görüşemediğimiz süre içinde bu hesaplaşmayı şaşırtıcı derecede yapmayı başarmıştı. Ayrılırken, yeniden görüşelim dedim.

Ben dedi; duvarın arkasında yaşamaya devam edeceğim, iyi ve güzele dair yakaladığım anların keyfini süre süre… Bu koşuşturma elbette devam edecek, hem de fazlalık olarak gördüğüm, ilişkileri sahteleştiren kişilerden de kurtulmuş olarak!

Dostumun başına bunca şey gelmesine rağmen “teslim olmaması” beni son derece sevindirdi.

Vedalaşırken,dostumun gözlerinde ki umudu görmek de ayrı bir güzellikti…

Görüşmek üzere, Allah’a emanet olunuz…

 


Mustafa Aydın
15.03.2017 13:05:56
dostunuz çok şanslıymış sizin gibi bir dosta rast gelmiş.

Alper Yılmaz
15.03.2017 16:38:30
Bir solukta okudum Akın abi,insanın sizin gibi dostu olsun yeter ki.

Aysel
16.03.2017 11:13:03
at izinin it izine karıştığı günlerden geçiyoruz. kim dost kim düşman ayırt etmekte güçlük çekiyo insan, kara bulutların dağılması lazım bir an önce,yoksa ülkemiz de insanlar şüpheyle bakar oldu birbirine.

Mustafa Kurt
16.03.2017 15:51:03
eski dostlukları arar olduk , menfaatlerimiz uyuşmadı mı herşeyi bir çırpıda siler olduk. nerde eski dostuklar .

“Dost kötü günlerde belli olur!”

Abdurrahman Akın

15.03.2017 09:55:39

22