CENNETLİK BİRİNİ GÖRMEK!

 “Andolsun nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiştir. Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır.” (Şems:91/9–10)

 Bunca toz dumanın içinde temiz kalabilmeyi başarabilmek ne büyük saadettir! İmana hücum eden küfür okları karşısında itikadı bozulmadan ayakta durabilmek, ibadetlerini düzenli yapıp, ahlakını kemale erdirebilmek ne büyük bahtiyarlıktır!

 Dört bir yandan yirmi dört saat hiç ara vermeden insanı ayartmaya, aşağıların aşağısına çekmeye tuzak kurmuş nefis, şeytan ve şeytanlaşmış insanlara rağmen gönül sayfasını kirletmeden yol alabilen ebediyet yolcusuna ne mutlu!

 Kulluk yolculuğunda bilerek ya da bilmeyerek sağa sola saptıktan, günahlara bulaştıktan sonra yaptığına pişmanlık duyacak kadar vicdanı hala temiz kalanlar elbette kurtuluşu hakketmişler, ebedi saadete kavuşmaya yaklaşmışlardır.

 Öyle bir ortamda yaşıyoruz ki, günah, kir evinizde otursanız da bulaşmakta… Gözünüzü her açtığınızda, başınızı her kaldırdığınızda, yolda yürürken, haber izlerken, bahçede hatta cenazede olsanız bile kirlenmekle karşı karşıya kalmaktasınız. Bazen kalp öylesine perdeleniyor ki kirlendiğinizin farkına bile varamamaktasınız. Hele bir de “bana bir şey olmaz, ben nefsimi yendim” diye düşünürseniz kendinizi baş aşağı bataklığın içinde buluverirsiniz.

 Bu sebeple uyanık olmalı, dikkatli olmalı ve düşmanlara karşı hazırlıklı olmalı insan! En çok ta ibadetleri ifa ettikten sonra yani zafer kazandıktan sonra dikkati elden bırakmamalı. İçimiz ve dışımızla temiz kalmaya çalışmalıyız. Çünkü Allah “Çok tevbe edenleri ve çok temizlenenleri sever.”

 Dünya ve ahret saadetine ulaşmak bazıları tarafından duvara tırmanmaktan daha zor olarak gösterilmektedir. Halbuki İslam, kurtuluşa ermek için insanın asla üstesinden gelemeyeceği prensipler koymamıştır. Bu yol aslında sade ve çok kolay bir yoldur. Yeter ki içimiz ve dışımızı temiz tutmaya gayret gösterelim.

 Abdullah bin Amr bin As anlatıyor: Biz Rasulüllah (sav) ile oturuyorduk. O şöyle buyurdu:

 “Biraz sonra buraya Cennet ehlinden bir adam gelecek, onu görmek ister misiniz?

 O sırada pabuçlarını sol eline almış, sakalından abdest suları damlamakta olduğu halde Ensar’dan bir kişi çıkageldi.

 Ertesi gün Hz. Peygamber (sav) bir gün önceki sözlerini tekrarladı. Aynı şekilde, yine o kişi geldi. Hz. Peygamber (sav) üçüncü gün de aynı sözleri tekrarladı ve bu defa da aynı kişi geldi.

Peygamberimiz (sav) kalkıp gittikten sonra, “ Bu adamı cennetlik yapan acaba nedir diye merak ettim.” Kendi kendime bir bahane uydurarak o kişinin peşinden gittim ve ona: “Ben babamla münakaşa ettim ve üç gün onun yanında kalmamaya yemin ettim. Eğer müsaade edersen, bir müddet yanında kalmak istiyorum.”dedim. O zat da bunu kabul etti.

Onun yanında üç gün kaldım. Bu üç gün içerisinde, adamın gece ibadeti yaptığını görmedim. Sadece adam yatağının içerisinde bir yandan diğer yana döndükçe Allah (c.c.) 'ı zikrederek tekbir getiriyordu.

Onun bu durumu, sabah namazına kadar böyle devam ediyordu. Bu arada, onun ağzından hayırdan başka bir şey işitmedim. Üçüncü gün olduğunda, fazla bir amel görememiştim. Adama dedim ki: 
“Ey Allah'ın kulu! Hz. Peygamberimiz (sav) üst üste:

 ‘Birazdan yanınıza cennet halkından biri gelecektir’ buyurdu. Her defasında sen geldin. Bunun üzerine, ben de senin yanında birkaç gün kalarak, seni cennet halkından yapan amelini öğrenip onları işlemek istedim. Fakat bu üç gün içerisinde de fazla bir amel yaptığını görmedim. Seni bu mertebeye hangi amelin ulaştırmış olabilir?

O da şöyle dedi: “ Görmüş olduklarından başka bir amelim yoktur. Amellerim bundan ibarettir.” 

Abdullah oradan ayrıldıktan az sonra adam onu çağırtarak şunları söyledi:

 “Daha önce de söylediğim gibi o görmüş olduklarının dışında bir amelim yoktur. Ancak şu var ki, kalbimde hiçbir Müslüman için kötü bir niyet beslemediğim gibi Allah-ü Teala'nın kendilerine vermiş olduğu servet, makam ve rütbe gibi şeylerden dolayı da hiçbir Müslüman’a hased etmem. (Elindeki nimetin gitmesini arzu etmem) Bunun üzerine:

 “ İşte, seni bu mertebeye getiren şey bu halindir.” Dedim. (Terğib:4/328)

 “Andolsun nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiştir. Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır.” (Şems:91/9–10)

 Allah Cuma günümüzü hakkımızda hayırlı eylesin, affımıza vesile kılsın, tüm İslam alemine barış ve huzur nasibetsin! (Amin)

 

MURAT
13.09.2013 13:55:32
hocam güzel bilgiler veriyorsunuz.sağolun var olun.

m.k
13.09.2013 18:44:46
güzel bir yazı olmuş, devamını bekliyoruz

h. kambur
14.09.2013 18:37:36
çok güzel örneklerle bizi aydınlatıyorsunuz.allah sizden razı olsun hocam.

Ziya
16.09.2013 08:38:26
hocam günümüzde iyilik yapan kişiye farklı gözle bakılır oldu. bide iyilik yaptığın insanlardan en yakın zamanda darbe yiyoruz. insanlar hainleşmiş, bencilleşmiş, bananeci olmuş, afedersiniz ama iyilik yapana enayi denilir olmuş. eğer iyiliği allah rızası için yapmasak kimseye iyilik olmaz. değerli hocam saygılar........

Yusuf KAMBUR
16.09.2013 19:08:47
"iyilik yapıp karşılığında kötülük görmek" şeklinde ifadesini bulan bir anlayış herkeste mevcuttur. bu konuda şu husus önemlidir: siz iyiliği sadece allah rızası için yaptığınızda karşılığı onun nezdinde yazılmış oluyor. bundan sonra artık iyilik yaptığınız kişiden bir beklentiniz olmamalı. siz müslüman olarak görevinizi yaptınız ve karşılığını allah verecek. o da kendisine yapılan iyiliğe nasıl mukabele ettiği ile imtihandadır. vefalı davranırsa kendi kazanır yoksa kaybeder. bu olumsuzlukları genellememek ve iyiliğe devam etmek gerekir. kimbilir yaptığınız bir iyilik hangi gönüllerde sizin bilmediğiniz ne güzel güller açtırmakta. selam

Cennetlik birini görmek.

Yusuf KAMBUR

13.09.2013 19:49:11

62