Çaykur’un bu yılkı 1.sürgün yaş çay kampanyası değerlendirmesini, geçmiş yıllarda üreticilerin topladıkları yaş çaylarını satmakta yaşadıkları ve yıllarca çay alım evleri önünde meydana gelen dramatik ve bir o kadar üzücü olayları göz önünde bulundurarak değerlendirmek lazımdır. Bence Çaykur’da son on yıldır yaşanan büyük değişimleri ve hele son üç yılda Çaykur’un tümünü kapsayan her alanında ki büyük atraksiyon hamle ve yeni yapılanmaları, Çaykur’un geçmişte içinde bulunduğu ve bugün geldiği noktayı akıl ve vicdan süzgecinden geçirerek değerlendirmek en doğru karardır.

Çaykur’un başarı notunu yazarken bendeniz büyük çapta bir yaş çay üreticisi olarak, geçmişte çayımızı satmakta, ürün bedellerini almakta yıllarca yaşadığımız zorlukları, istismarları, isyanları, haksızlıkları ve daha neler, neler yazabileceğim adaletsizlikleri, haksız kazançları ve düzensizlikleri hiç bir zaman unutmadım ve unutmamda. Kısaca ifade edeyim, 2002’lı yılların öncesinde, çay alim evleri önünde kavgalardan, dövüşlerden, yağmur, çamur altında topladığın, ücret vererek toplattığın yaş çayını satmak için onlarca çeşit keşmekeş ve izdihamlara duçar olmaktaydık. Üstelik sattığımız çayların bedellerinin de ne zaman ödeneceğini bilmiyorduk. O nedenle Çaykur’un bugün gelmiş olduğu noktadaki çalışmalarını değerlendirirken geçmişte yaşanılan zorlukları hafızalarımızdan çıkarmadan değerlendirmeliyiz. Çaykur son on yıldır, hele bir kaç yıldır arttık sadece Türkiye’de değil, dünyanın onlarca ülkesinde ürettiği yüzlerce ürünlerle her gün milyonlarca insanın damak tadına ve sağlığına hizmet veren bir dünya markası konumuna gelmiştir.

Çaykur bölgede çayın lokomotifi, çayın en tecrübeli abisi olarak, bu yılkı ilk sürgünün mevcut çay coğrafyasında geçmişteki gibi kademeli değil de, birden gelmesine rağmen ortaya çıkan ürün yoğunluğa rağmen, ille de Çaykur diyen üreticilerin çaylarını satın almayı başarmıştır. Üstelik yıllar sonra üreticiler çaylarını 26 gün gibi biri sürede tamamlamışlardır. Eskilerde bir sürgün 45 günü geçerdi. Bunda en büyük faktör, Çaykur YK Başkanı ve Genel Müdürü Sayın İmdat Sütlüoğlu’nun görevinde ilk icraatı olarak onlarca fabrikasında büyük çapta kapasite artırımına gitmesi ve bunu kısa zamanda başarmasıdır. Çaykur tarihinde en yüksek kotayı bu sezonda görmüş oldu.

Sayın Sütlüoğlu’nun ÇAYKUR’da izlemiş olduğu mantıklı, yapıcı ve anında uygulamaya koyduğu kararlar neticesinde, yıllardır üreticileri mağdur eden bir kısım özel sektör fabrikalarını da hizaya getirip, kendilerine üreticilerin mağduriyetlerini giderici fiyat politikalarında çeki, düzen vermelerini sağlamıştır. Hatta kampanyanın sonlarına doğru birçok özel sektör firması bu yılkı yaş çay taban fiyata üzerinden nakit çay satın alama uygulamasına geçmiştir. Bir kısım özel sektör firmasının kötü karnesi, yavaş, yavaş üreticiden yana iyileşme noktasındaki gelişmelerin sebebi, Sayın Sütlüoğlu’nun ÇAYKUR’da ortaya koymuş olduğu devamlılık arz eden başarılı çay alım politikalarının eseridir. Özel sektördeki bu gelişmeler üreticilerimiz için güzel gelişmeler olarak devam edecektir diye inanıyorum. Sayın Sütlüoğlu’nun dediği gibi, “Çayımızı satmakta acele etmeyelim. Bir devrim olan randevulu sitem tam oturdu. Çayımızı satacak tarihimiz, günümüz bellidir. O nedenle çayımızı değerine verelim. Bundan böyle iyi firma ile kötü firmaları ayıralım” dediğine uymak lazımdır.