CAMİLER VE MÜSLÜMANLAR!

“Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. Doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar işte bunlardır.” (Tevbe:9/18)

Cami, ayeti kerimede özellikleri ifade edilen Müslümanları kendi çatısı altında buluşturan, kaynaştıran, tek vücut haline getiren Allah (cc)’ın yeryüzündeki evidir. Cami Allah’ın evi, cemaat ta Allah’ın özel misafiridir.

Camiyi imar etmek inşa ve ihya etmektir. İhtiyaç duyulduğu bölgelerde Müslümanların ibadetlerini huzur ve sükûn içinde ifa edebilecekleri mekânları inşa etmek, inşası bittikten sonra yalnızlığa terk etmeyip cemaat olmak suretiyle ihya etmektir.

Müslüman’ın cami ile ilgi ve ilişkisi sadece caminin minaresinden yükselen ezan sesi olmuşsa ve bu ezan da sadece günün vakitleri konusunda yardımcı oluyorsa yani saatın kaç olduğunu haber vermekten başka bir işlev görmüyorsa vay Müslümanların haline!

ACI BİR TABLO:

Annesi vefat eden bir müslüman Hoca’yı arayarak annesinin ruhuna Kur’an okutma isteğini iletmişti. Hoca cenaze evine gidip Kur’an’ı okur. Ev sahibi teşekkürlerini bildirirken bir hafta sonra annesinin “yedisini” yapmak istediğini söyler ve bir hafta sonraya randevu ister. Hoca Efendi bir hafta sonrasının bir kandil gecesine isabet ettiğini bildiği için cenaze sahibine şu teklifi yapar:

“Bak kardeşim! Bir hafta sonra bu akşam, mübarek bir kandil gecesidir. Dilersen bu mevlidi camide yapalım. Hem camimiz kandil gecesinde şenlenmiş olur hem de annen için hayır-hasenat ta yapılmış olur”

Kur’an okutan kişi düşüncelere dalar. Elleriyle yüzünü sıvazlar. Rahatsız olmuş gibidir. Ama Hocanın manevi ağırlığından “hayır” da diyemez. İsteksiz ve ağırdan alarak:

“Olur Hocam! Hem daha güzel olur.” cevabını verir.

Babasıyla hoca arasındaki konuşmalara tanık olan adamın 13–14 yaşlarında olan kızı babasının camide yapılacak olan programa onay vermesi karşısında birden müdahale etme ihtiyacı duymuştur:

“Baba! Sen camiye girer misin ki, Annem senin camiye girdiğine inanmıyor da…”

Ortalık buz kesmiştir. Bir Müslüman’ın kızı –Amelde Hanefi, itikatta Maturidi olan- babasının ömrü boyunca camiye girmediğini söylüyordu. Mevlidin camide yapılmasına babasının müsaade etmesine şaşırıyor ve bu soruyu soruyordu:

“Baba sen camiye girer misin? Annem senin camiye gireceğine inanmıyor!”

Uzun süren bir şaşkınlıktan sonra Hoca durumu toparlamaya çalışır. Her ne kadar adamı camide hiç görmemişse de ara sıra yaz kursuna gelen kızın babasıyla ilgili olumsuz kanaatini düzeltmek için:

“Baban hiç camiye girmez olur mu? Daha geçen bayramda bayram namazına gelmişti” yalanını uydurmak zorunda kalır. Baba adeta cereyana çarpılmış gibidir. Mahcubiyetinden ne yapacağını bilemez. Sadece başını öne eğmekle yetinir.

Allah’a kulluk için yaratılan Müslüman’ın ömrü boyunca camiye girmemesi, namaz kılmaması ne büyük talihsizliktir.

Günde 10 kere, ayda 300 kere, senede 3650 kere “Haydi namaza, haydi kurtuluşa” çağrısına kulak tıkayan bir Müslüman nasıl felaha kavuşur? Nasıl iki yakası bir araya gelir?

Suçlu kim? Görevini layıkıyla yapmayan Din Görevlileri, beş vakit cemaate geldiği halde ahlakıyla kötü örnek olan cami cemaati ve imam ve cami cemaatini eleştirmek suretiyle kulluk görevini yaptığını zanneden Müslümanlardır.

Yaşlısıyla genciyle, hocasıyla hacısıyla, esnafıyla müşterisiyle, yöneteniyle yönetileniyle müslümanlar olarak HEPİMİZ DÜZELMELİYİZ. Allah’ın en kıymetli misafirleri olarak misafirliğin kurallarına uygun hareket etmeliyiz.

1–7 Ekim “Camiler ve Din Görevlileri” haftası dolayısıyla kutlama mesajı yayınlayan Kaymakamımız Selçuk ASLAN Bey’e Din Görevlileri olarak teşekkürlerimizi arz ederken, bu haftanın hayırlara vesile olmasını Cenabı Hak’tan niyaz ederim. 

Ali NADİM
2.10.2013 13:03:51
sevgili hocam teşhiste tedavi de doğru.... durumumuz vahim ama uyuyoruz... bence insan biraz dara kalmadan sahip olduklarının kıymetini bilemiyor..... sizlerin sayesinde sorunları aşacağız inşaallah.....

m.k
3.10.2013 00:11:02
hocam tespitler doğru fakat çözüm ne olabilir ? bana göre cuma günü okunan hutbe yerine şu yazdığınız yazıyı anlatsanız bir gelişme olabilir. iyi bir ses tonu ile cemaati uyandıracağınıza eminim.

osmanlı
3.10.2013 14:11:20
ticarette,siyasette, yargılamada,eğitimde yaradanından korkarak onun koyduğu kuralları açıklayabiliyormuyuz,uygulanmasa da doğrusu budur diyebiliyormuyuz yoksa başka korktuklarımızı dıkkate alarak mi hareket ediyoruz.hocasıyla cemaatıyla bu soruyu kendimize sormalıyız diye düşünüyorum.zira çelişkilerle yaşamanın bizleri bertaraf yaptığını ve bir mesafe alamadığımızı görüyoruz.camiler ve din görevlileri haftanız kutlu olsun.

Camiler ve Müslümanlar!

Yusuf KAMBUR

2.10.2013 12:45:37

6