“Ey Ademoğulları! Size aranızdan benim mesajlarımı ileten elçiler geldiğinde, her kim sorumluluk bilinciyle hareket eder (takva) ve kendini düzeltirse, işte onlar için bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.” (A’raf: 7/35)
Allah’ın mesajlarını bizlere tam ve eksiksiz olarak tebliğ eden Hz. Peygamber (sav)’in gündüzünü oruçla, gecesini kıyamla geçirmemizi tavsiye ettiği Şaban ayının on beşinci gecesine, (Berat Kandili’ne) girerken, Müslümanlar olarak içinde bulunduğumuz durumla ilgili bazı hususları dikkatlere sunmak istedim.
Rabbim cümlemize “Takva elbisesiyle süslenebilmeyi” (A’raf: 7/26) ve “Gidişatımızı düzeltip Sırat-ı Müstakim yoluna” girebilmeyi nasip etsin!
Zira gelecekle ilgili bir korku yaşamamak, korktuklarımızdan emin, umduklarımıza nail olabilmek için gerçek manada “Hak yolun yolcusu” olmak zorundayız.
Hak yolun düşmanları şeytan, nefis ve şeytanlaşmış insanlar bu yolda pusu kurmuş, bizi “aşağıların aşağısına yuvarlamak” (Tin: 95/5) için işbirliği yapmıştır.
Biz eğer vatan savunması için askerlerin hudutta nöbet tuttuğu gibi, “imanımızın başında, onu korumak için nöbet tutmazsak” (Ali İmran: 3/200) şeytanın oyuncağı, nefsin maskarası haline düşeriz.
Ayet-i kerimede Yüce Allah (cc) sorumluluk bilinciyle (takva) hareket etmemizi ve durumumuzu düzeltmemizi istemektedir. Demek ki öncelikle Müslümanların buna ihtiyacı vardır. “İşte bunlar Allah’ın ayetlerindendir. Belki düşünüp öğüt alırlar!” (A’raf: 7/26)
ÖĞÜT ALMALI VE DÜZELTMELİYİZ!
Niyetimizi ve kalbimizi düzeltmeliyiz!
“Çivisi olmayan pergelle düzgün bir daire çizilemez.” Mü’min suresinin 19. Ayetinde: “O, gözlerin hain bakışını ve gönüllerde gizli olan (eğri) düşünceleri de bilir.” buyrulmaktadır. Manevi olarak hasta bir kalpte iman, ibadet ve davranışlar çürük meyveler gibidir.
İmanımızı düzeltmeliyiz!
İmandaki sapma, hayatın tümünde sapmaya yol açar. “Ey İman edenler! İman edin!” (Nisa: 4/136) Ayeti, Tam inanın, Allah’a güvenin, delilli inanın, tahkiki iman taşıyın, imanınızda sebat gösterin anlamlarına gelmektedir.
İbadetlerimizi düzeltmeliyiz!
Allah rızası için olmayan oruç bir perhiz, Allah rızası için olmayan namaz bir spor, Allah rızası için olmayan hac, turistik bir seyahatten öteye geçmez. “Güzel bir söz ve kusurları bağışlamak, arkasından incitme gelen sadakadan daha hayırlıdır.” (Bakara: 2/263)
Giyim-kuşamımızı düzeltmeliyiz!
Müslüman toplumun iman eden kadınlarının “örtünme şekli” cahiliye dönemi kadınlarını geride bırakacak bir acayiplik içindedir.
Hz. Peygamber (sav)’in “giyinik çıplaklar” olarak nitelediği ve “cennetin kokusunu alamayacaklar” (Müslim, cennet, 53) grubuna dâhil ettiği bir aşırılık yaşanmaktadır. “Evlerinizde (dahi) ağırbaşlılığınızı koruyun! Cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçıldığı gibi siz de açılıp saçılmayın!” (Ahzab: 33/33)
İnsanlar arası ilişkilerimizi düzeltmeliyiz!
Güvenilir insan modeli olmak zorundayız. Hem takva elbisesini giyinip hem de yalan konuşmak, yalanla iş yapmak, aldatmak, yalan yeminle mal satmak, ölçü ve tartıda hile yapmak yakışmaz bize. “Siz ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine dahi olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun!” (Nisa: 4/135)
Hz. Peygamber (sav)’in “Bizi aldatan bizden değildir!” (Müslim, iman, 164)sözüne uygun davranmak zorundayız.
Düşüncelerimizi düzeltmeliyiz!
İnsanlara bakış açımızı düzeltmeli, taraflı ve önyargılı ifadelerden uzak durmalıyız. “Maun suresini Müslümanların üzerinde bir kılıç gibi sallayıp, kendi ibadetsizliğimizi, namaz kılmayışımızı örtmeye çalışmak” bizi sorumluluktan kurtarmayacaktır.
“Evet, Maun suresi namazı gereği gibi kılmayanları çok açık ve net bir şekilde ikaz etmektedir. Kendinizi düzeltin! Demektedir onlara. Ama bu surede namaz kılmayanlara da açık ve net bir ikaz vardır:
Namaz kılanlar, Namaz kıldıkları halde Allah’ın böylesi bir ikazına uğramışlarsa, ya alnı secdeye gitmeyen Müslümanlar hangi ikaza muhatap olacaklardır!
Yüce Allah (cc) namazı gereği gibi kılmayanları böyle ikaz edince, hiç kılmayanların durumu açıkça ortaya çıkmış demektir. Onların durumunu bir daha açıklamayı zait kabul etmiştir. Bir de bu açıdan bakmak lâzım gelmez mi?
Ahlâkımızı düzeltmeliyiz!
“İslâm, güzel ahlâktır.” (Kenzu’l-Ummal: 3/17) Ahlâk, Müslüman’ın imanının meyvesidir. İmanı olgun, sahih ve düzgün olmayanın ahlâkı da ağır, kırıcı ve çirkin olur. “Bir insanın ahlâkından Müslümanlığının kalitesini görebilirsiniz.”
Sade bir sözdür fakat hikmetlerin en mücmeli:
Bir halas imkânı var; ahlâkımız yükselmeli,
Yoksa pek korkunç olur, katmerleşip hüsranımız,
Çünkü hem dünya gider, hem din, eğer yapmazsanız!           (Mehmet Akif)
 
İstek, arzu ve şehvetimizi düzeltmeliyiz!
 
Bizi mahveden ve Müslümanlar olarak en büyük zaaflarımızdır bunlar. “Andolsun nefsini tertemiz yapıp kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiştir.” (Şems: 91/9)
 
Hz. Peygamber (sav) “Allahım! Faydasız ilimden, huşu duymayan (ürpermeyen) kalpten, kabul edilmeyen duadan ve doymak bilmeyen nefisten sana sığınırım!” (Müslim, zikir, 73)buyurmuştur.
 
Dindarlığımızın (samimiyetimizin) kalitesini sorgulamalıyız!
 
Yapılan araştırmalarda Türk halkının %87’si “kendisinin dindar bir Müslüman” olduğunu ifade temektedir. Kendini oldukça dindar kabul eden toplumda, İslâm’ın hayata yansımalarında bu kadar deforme olması asla normal değildir.
 
“İnsanlar sadece ‘iman ettik” demekle bırakılacaklarını, imtihana tabi tutulmayacaklarını mı zannettiler?” (Ankebut: 29/2)
 
Kandil akşamı  Şehitler camiinde bu konu hakkında geniş sohbetimiz olacak inşallah! Hepiniz davetlisiniz… Hayırlı kandiller, hayırlı cumalar….
 
 
 
 
    

Op. Önder
11.06.2014 22:02:02
Rabbimiz bu gecede hepimizin birarada ibadet etmeyi nasip eder inşallah çok değerli hocam saygılar selam ve dua ile.

S.KAMBUR
12.06.2014 16:38:14
hayırlı kandiller hocam her ne kadarda oralarda olamasamda .... hasretle selamlar...gönlüm ve dualarım sizinle....

m.kazdal
12.06.2014 17:51:25
rabbım razı olsun kandılınız mubarek olsun...

A.KAMBUR
13.06.2014 15:46:39
sevgili hocam teşekkürler. beraat etme dileğiyle...

Berat Kandili ve ikazlar

Yusuf KAMBUR

11.06.2014 19:23:39

24