Gözümüzün önünde sahneye konan kirli bir oyunu hep birlikte izlerken; “kimimiz bu oyunun değirmenine bilerek yada bilmeyerek su taşıdık,kimimiz de bu oyunun farkına vararak “durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak” diyerek endişelerimizi ortaya koymaya çalıştık!...
Bugün ki yaşadığımız açmazların senaryosunu hazırlayanlar ve sahneye konulmasını sağlayanların dün için kazandıklarını hatta kendilerinin “kahraman” olduklarını söyleyerek Türk Milletini bu senaryonun figüranı yapabilmişlerdir!...
Uzun zamandır; partileriyle, medyasıyla, sivil toplum örgütleriyle,milli şuurdan uzak yazar çizerleriyle alt yapısı oluşturulan ve ona göre mevzilenen “dünün kazananları(!)” ,”daha çok dolambaçlı yollardan “Anadolu’daki son Türk Devletini sıradanlaştırarak Türk Milletini çileden çıkartmaya ve uzun vadede bir çatışmaya zorladıklarının farkında bile değillerdir!
Adım adım tüm kötü niyetlerini hayata geçiren bu cenah,hedeflerine giden yolda tüm değerlerimizi kullanmaktan geri durmamışlar, kendileri gibi düşünmeyen tüm insanları da etkisiz hale getirmeyi başarmışlardır!
Hiç de istemediğim ve olmasını arzulamadığım bir şekil de Müslüman Türk’ün kafasın da ve vicdanında olmadık tahribatlar açarak onu etkisizleştiren ve asıl yenilgiye meydan veren bu zihniyet dün istediğini almıştı ama bugün 'gittiklerin yolun yanlış olduğunu' söylemekten artık geri duramamaktadır!...
Bundan yedi yıl kadar önce “ebediyen sana yok ırkıma yok izmihlah” başlıklı bir yazımda ki şu cümlemi hatırlatmak isterim;”içimden lanet olsun böyle siyasete, böyle riyakarca siyaset yapanlara demek geldi!... Açılım dedikleri ne idüğü belirsiz şeyin, ülkemizin ayrıştırılması hatta bölünmesini tetikleyen argümanlar olduğu gerçeğini fark edecek Ak Partiye oy veren bu ülkenin temiz insanları akıl ve yüreklerini ne zaman doğruya yönlendirecek doğrusu merak ediyorum”
Bu olup bitenlerin şuurun da olmayanlar,“kolay kolay gözlerinin önünde cereyan eden mücerret şeyleri kavrayamazlar!” Ben yıllardır iktidarın her attığı yanlış adımını müşahhas örneklerle izah etmeye çalışarak okuyucularıma karınca kararınca “doğru olanı göstermeye gayret ettim!” Ama sözümüzü dinletemediğimiz gibi alaycı ifadelerle aşağalandığımıza da şahit oldum!
Türkiyenin nasıl bir tezgaha geldiğini ve hangi ittifaklarla bunu başardıklarını izah etmeye çalıştığım “ kirli ittifak ” hiçbir ispata gerek kalmayacak şekilde ayan beyan ortadayken yazı yazmak olayları sorgulamak dün için zor olan bir şeydi belki ! Ama beni asıl hayrete düşüren şey, “Türk Milletinin” bütün bu olup bitenleri görmesine rağmen, her nedense,kendisine yabancılaşan kişilere karşı hoşgörülerini 'ülkenin birliği' noktasında bile endişe duymayarak yıllarca abartmış olmalarıdır!
Birilerinin “açılım süreci” dediği ama benim en baştan beri “çözülme süreci” diye yaftaladığım ülkemizin bugün ki durumunu resm eden “kaos”u oluşturan temel neden şudur; 'yukarda biat ettiğiniz kişi ne derse desin doğru ve tartışılmazdır. O her şeyi sizden iyi düşünür ve bilir. Siz kimsiniz ki, onun düşüncelerinin üzerinden sorgulama geliştirerek aklınızı kullanasınız!...'
Bu süre zarfında birilerinin, “siz kanın durmasını istemiyormusunuz?” sorusuna muhatap olduğumuzda ki verdiğimiz okkalı cevaplar bugün tersyüz olmuş ve en tepeden başlayarak en aşağıya doğru 'bütün bu olup bitenlerden sorumlu olanların' sorumluluklardan kaçan demeçlerine şahit olduğumuz noktaya gelmiştir!
Bu gerçekler apaçık ortada dururken ; şimdi bize düşen tavrın şu olması gerektiğini acizane ifade etmek istiyorum; birilerinin bize dayattığı yalanları her ne pahasına olursa olsun elimizin tersiyle itmeli ve onların iki yüzlü söylem ve eylemlerini duruşumuz ve kararlılığımızla bozmalıyız artık!
İktidar, “demokratik açılım “adını verdiği bu sürecin sonucun da, ,“özgür Kürdistan” diye ülkeyi kan gölüne çevireceklerin olabileceğini düşünememiş,inişli çıkışlı siyaset üretmeye başlayarak bölücülerin ekmeğine yağ sürmüştür!... Devlet otoritesini bölücülerin insiyatıfına bırakanlar , bugün 'yanıldık/aldatıldık' diyerek kendilerini kurtaracaklarını sanıyorlarsa yeni bir aldanışın içindedirler!
Büyük Devlet olmanın gereklerini yerine getiremeyen yönetim kadroları, sen-ben kavgasına mahkûm ettiler milletimizin geleceğini…
Ve şehit ailelerinin hüznüne hüzün katarcasına “dün kardeşlik edebiyatı” yaparak 'açılım' yaptıklarını sananlar, bugün, 'yanıldık/aldatıldık' diyerek yeni bir hüznün kapısını aralamaktan geri durmamışlardır!
Bu noktaya adım adım geldik. Hepimizin dilinde yıllarca pelesenk olan “ülkenin bölünmez bütünlüğü” söyleminin yerini “ülkenin bölünebilirliği” noktasın da ki endişeli bekleyişimiz almıştır bugün için.
Burdan bir kez daha sesleniyorum iktidar ve iktidara destek veren geniş halk yığınlarına; sözlerinizin ve düşüncelerinizin anlamını yitirdiği günleri yaşıyoruz! Biz anlattık siz anlamadınız,anlamak istemediniz yada işinize öyle geldi!
Çıkmaz bir sokağa gırmış,bilinmeyen bir meçhule doğru gidilirken oluşturulan mizansenler etrafında gerçeklere teğet geçirilerek hayat bulan gündemlerin tutsağı oldunuz yıllardır. Bizim samimi eleştirilerimize kulağınızı, yüreğinizi ve vicdanınızı kapattınız!
Ülkenin içinde bulunduğu durumu tarafsız analiz edenlere soruyorum; iktidar olanlar ve onların sözcüleri hala Türkiye iyi yönetiliyor, her şey yolunda diyebilmeleri akıl ve izanla bağdaşır mı, sorarım size?
Ülkemizin bu iktidar eliyle geldiği noktayı iyi analiz etmeliyiz artık!
Bütün bu olup bitenlerden sonra umutlumuyum diye sorabilirsiniz!
Evet,bugün ülkemiz de olup bitenleri birileri “hazmettirmek” isteyebilir ama ben inanıyorum ki, bu ülkenin insanının kalbi her şeye rağmen; millet ve memleket aşkıyla çarpıyor,yaşanılanlardan ızdırap duyuyor ve bu olup bitenlerin sorumlularına zamanı geldiğinde hesap sorabilecek feraseti gösterebilecektir (diye umut ediyorum! )
Görüşmek üzere, Allah'a emanet olun...
